Tarihçi-Yazar Dilek Zaptçıoğlu‘nun, eşi Jürgen Gottschlich ile Alman arkeologların 1860’lardan itibaren Osmanlı’daki faaliyetlerini ve tarihi eserleri nasıl yurtdışına çıkarttıklarını incelediği Die Schatzjäger des Kaisers (Kayzer’in Define Avcıları) kitabı geçen ay Almanya’da yayınlandı.
Yazar Ahmet Ümit’in Berlin-Bergama hattında bizlere enfes bir hikâye sunan, mitoloji-arkeoloji ve polisiyeyi harmanladığı son romanı Kayıp Tanrılar Ülkesi‘ni okurken aşağıdaki paylaşıma denk gelmek güzel bir tesadüf olmuştu. 🙂
Parçalar halinde kaçırılan sunak
Alman arkeologlar ve Osmanlı topraklarındaki faaliyetleri bahsi gündeme gelince, kuşkusuz aklımıza gelen ilk isim Carl Humann (1839-1896) oluyor. Kendisi mimar-mühendis kökenli, ünlü bir Alman arkeolog. Yıllarca Ege ve Mezopotamya’yı kazıyor, ailece İzmir’de yaşıyorlar. Ününü ise, Anadolu’da gerçekleştirdiği yol kazı çalışmaları esnasında Bergama Sunağı‘nı keşfetmesine ve Osmanlı Hükümeti’nden aldığı izinle sunağı parçalar halinde Almanya’ya kaçırmasına borçlu.
Bu sunak kaçırma hikâyesinde Carl Humann’ın çocukları Maria Humann (1875-1971) ve Hans Humann’ın (1878-1933) isimlerini de anmak gerek. Maria, oryantalist Alman arkeolog ve sanat tarihçisi Friedrich Sarre ile evleniyor ve Madam Sarre oluyor. Hans Humann ise Türkiye’de Deniz Ataşeliği yapmış bir diplomat-asker. Enver Paşa ile ilgili kitaplarda, “onun odasına çat kapı girebilen tek adam” olduğundan bahsedilir. Arka planda bütün işi götüren ise Madam Sarre oluyor. Onun da Enver Paşa’nın üstünde oldukça etkili olduğunu biliyoruz, bu bakımdan ne yapıp ettiği pek incelenmemiş.
Alman arkeologların Osmanlı’daki faaliyetleri
İşte Alman arkeologların, Osmanlı döneminde buna benzer yurt dışına eser kaçırma operasyonlarının incelendiği Die Schatzjäger des Kaisers (Kayzer’in Define Avcıları) isimli kitap, Almanya’da yaşayan tarihçi-gazeteci-yazar Dilek Zaptçıoğlu ve eşi Jürgen Gottschlich tarafından kaleme alınmış.
Kitapın yayıncısı olan Ch.Links’in web sayfasındaki tanıtım metnine de -basit bir çeviri yaparak- göz atalım:
“Bergama Sunağı, Milet Pazar Yeri Kapısı, Babil Aslanları, Nefertiti’nin Büstü – Bunların hepsi bugün Alman müzelerinde hayran olduğumuz hazineler. Peki bu eserler nereden geliyor? Almanya’ya ne zaman ve hangi şartlar altında geldi? Dünyaca ünlü bu kültürel varlıkların gerçek sahipleri biz miyiz?
Jürgen Gottschlich ve Dilek Zaptcioglu-Gottschlich, arkeolojik kazıların tarihini ve bunların Alman İmparatorluğu’na taşınmasını kapsamlı bir incelemeye tabi tutuyor. Odak noktası; bir yanda Carl Humann, Theodor Wiegand ve Robert Koldewey gibi tanınmış arkeolojik kazıcıların keşif gezileri ve diğer yanda imparatorun hizmetine sunulan milliyetçi motifleri. Yağmalanan sanat tartışması şimdiye kadar daha çok Afrika ve Asya kolonilerinden gelen sanat eserleri hakkında olsa da, eski Osmanlı İmparatorluğu’ndaki arkeolojik buluntular üzerine bir kitap ilk kez sunuluyor. Tazminat talebi kadar önemli olan soru şudur: Dünya kültür mirasını mümkün olduğu kadar çok insan için nasıl erişilebilir hale getiririz?”
Umarız 17 Eylül tarihinde Berlin’de tanıtımı yapılan kitabın Türkçe çevirisini de yakın bir okuma fırsatı buluruz. “Daha bilmediğimiz kim bilir neler var?” diyerek merakla bekleyeceğiz. 🙂
İlginizi çekebilir
- Tarsus’un Zengin Kültürel Değerleri
- Amsterdam Metro Kazısından Çıkan Kültürel Hazine
- Bursa’nın Bilinmeyen Osmanlı Sarayı
- Bir Zamanlar Toroslar’da: Sagalassos
0 Yorum bulunuyor “Kayzer’in Define Avcıları”